Yazdır


Türkiye’de Eğitim Yöneticilerinin Yetiştirilmesi Süreci




 

GİRİŞ

 

Türkiye’de eğitim yöneticilerinin yetiştirilmesi ve atanması süreciyle ilgili gelişmelerin ve bu alandaki araştırmaların incelenmesi yapılan araştırmanın amacını oluşturmuştur. Eğitim yöneticiliğinin meslekleşmesi sorunu Türkiye’de belirgin olarak yaşanmaktadır. Öğretimin birleştirilmesini amaçlayan 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile Türk Eğitim Örgütlerinin yapı ve işlevlerinde önemli değişmeler yaşanmıştır. Yine 1928 tarihinde kurulan Pedagoji Enstitüsünün öğretmen ve yöneticilerin yetiştirilmesinde önemli bir yeri vardır.

    Türk Millî Eğitim Şûraları’ndan 1993’te toplanan on dördüncüsü, eğitim yöneticiliği konusunu bağımsız olarak incelemiş ve önemli kararlar almıştır. Eğitim Yöneticilerinin yetiştirilmesi konusunda son gelişme olarak, Millî Eğitim Bakanlığınca 1998 tarihinde çıkarılan yönetici atamalarıyla ilgili yönetmelik gösterilebilir(1). Bu yönetmeliğin gereği olarak eğitim yöneticilerin atanması ilk kez yetiştirme temeline dayandırılmaktadır. Bu kursların ilkine katılan adaylar, bu programın, yükselme istek ve ihtiyaçlarına cevap verdiğini; kurs programını ve örgütlenmesini olumlu bulduklarını belirtmişlerdir.

 

Değişim ve Eğitim Yöneticiliği

Değişim sürecini bilinç ve davranış hâline getirmiş yöneticilerin temel göstergeleri vardır. Her şeyden önce bireylerin düşünsel ve eylemsel eğilimlerinin geçmişe ya da geleceğe dönüklüğü, gelişmişlik düzeyinin genel bir göstergesi şeklinde yorumlanabilir. Çağdaş insanın gözlenebilir özelliklerinden biri, geçmişe olan ilgisini özleme dönüştürmeden koruyup yaşatırken, düşünce ve eylem kalıplarını bilimsel sonuçlara göre değiştirebilmesidir(2).

Meydana gelen hızlı bilimsel ve teknolojik gelişmeler, örgütlerin yapısında ve çalışanların görev ve rollerinde önemli değişmelere sebep olmuştur. Sosyal değişmenin odak noktasını oluşturan eğitim örgütleri de bu hızlı değişmeden payını almıştır. Eğitim yöneticisinin bu hızlı değişim sürecine uyum sağlaması, kendisinden beklenen rolleri yeterince oynayabilmesine bağlıdır (3).

Yeterli ve etkili eğitim yöneticilerinin özellikleri konusunda yerli ve yabancı araştırmalara rastlanmaktadır. Balcı (4)etkili yöneticinin özelliklerini ayrıntılı olarak araştırmıştır. Onun araştırma sonuçlarına göre, etkili yöneticilerin etkili liderler oldukları, özellikle de öğretim liderleri oldukları anlaşılmaktadır.

Çağdaş değerleri benimsemiş ve davranışa dönüştürmüş eğitim yöneticilerinin yetiştirilmesi ve atanması ihtiyacı artık herkes tarafından gündeme getirilmektedir. Ancak dünyadaki ve Türkiye’deki hangi gelişmelerden sonra bu ihtiyacın hissedildiği bir sorun olarak algılanmaktadır.

 

TÜRKİYE’DE EĞİTİM YÖNETİMİ VE EĞİTİM YÖNETİCİLİĞİ

 

Bu bölümde örgütsel kuramlar ve gelişmeler, Türk Eğitim Sisteminde eğitim yöneticiliği ve Türk Millî Eğitim Şûralarında eğitim yönetimi ve eğitim yöneticiliği konuları incelenmiştir.

Örgütsel Kuramlar ve Gelişmeler

Örgütlerde iş bölümü, derece ve görev, yapı ve kontrol alanı, örgütsel kuramlardan klasik kuramın getirdiği kavram ve değerlerdendir. Bu kuramın davranış bilimlerinden gereğince yararlanmadığı anlaşılmış; neoklasik kuramla insan ilişkilerine ve davranış bilimlerine yer verilmiştir. İnformal örgüt kavramıyla örgütün özüne dönük önemli ilkeler getiren neoklasik kurama da, sistem görüşünü önemsememiş olması yönünde eleştiriler getirilmiştir(5).

Örgütleri birer bağımlı değişkenler sistemi olarak inceleyen modern kuramın en önemli yanı birleştirici ve bütünleştirici bir özellik taşımasıdır. Sistem, birbirini etkileyen ögelerin (alt sistemler) bir topluluğu olarak anlaşılmaktadır. Modern örgüt kuramı, değer sistemlerine ve metodolojiye önem vermek, örgüt üyelerinin görevlilerden çok bireyler olduğunu ve bu bireylerin gruplara bağlı bulunduğunu kabul etmek gibi yenilikler taşımaktadır (6). Örgütsel kuramlarla gelen değişmelerin yönetim kurumlarını da etkilediğini söylemek olanaklıdır.

Eğitim yönetimini etkileyen değişik yönetim teorileri bulunmaktadır. Klasik yönetim teorilerinden modern yönetim teorilerine kadar birçok teori, diğer alanlarda olduğu gibi eğitim yönetiminde de açık etkisini göstermiştir(7). Klasik örgüt kuramında yönetim, verimi önemseyerek örgütü reçeteleşmiş tekniklere göre işletmeye çalışmış ve örgütün bireysel ve sosyal çevresini dikkate almamıştır. Neoklasik örgüt kuramında davranış bilimlerinden yararlanılarak örgüt yönetilmeye çalışılmış, insan ilişkilerine ve informal örgüte önem verilmiştir. Sistem kuramına göre yönetimde ise, önceki yönetim kuramlarından yararlanılmakla beraber sistem, örgütteki birim ve görevleri koordine ve kontrol etmek üzere bir araç olarak kullanılmıştır.

Modern yönetimde örgütler birer açık sistemler olarak kabul edilmiş, sistemin iyi işlemesi alt sistemleriyle beraber iyi işlemesi olarak anlaşılmıştır. Eğitim örgütlerinde farklı birimleri (daire başkanlığı, genel müdürlük gibi) birer alt sistem olarak düşünmek mümkündür. Bu birimlerin genel amaca hizmet edecek şekilde ancak özel amaçlarını, çevre sistemlerle sağlıklı iletişim kurarak ve diğer birimlerle eşgüdüm içinde gerçekleştirmeye çalışması beklenir.

Getzels ve Guba 1950’lerde okulu bir sosyal sistem olarak incelemiştir. Bu model okul sisteminin işleyişini örgüt ve personel boyutlarına dayandırmıştır. 1980’lerde okulların örgütsel özellikleri hakkında sadece teorik düzeyde değil, uygulama alanında da önemli gelişmeler görülmüştür. Bu çalışmalar, eğitim yönetiminin örgütsel düşünce boyutuna daha önce çok etkili olmayan örgütsel kültür, motivasyon, transformasyonel liderlik, sembolik liderlik gibi kavramları getirmiştir (8).

Hızla değişen örgütsel kavramlar örgütlerin yapı ve işlevlerinde önemli değişiklikler oluşturmak zorundadır. Eğitim örgütlerini işletecek yöneticilerin bu kavramların ışığı altında geleceğin ihtiyaç ve beklentilerine göre yetiştirilmesi de aynı şekilde bir zorunluluk olarak gözükmektedir.

 

Türk Eğitim Sisteminde Eğitim Yöneticiliği

 

Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasıyla eğitim öğretim faaliyetleri ve farklı adlar altında faaliyet gösteren okullar 3 Mart 1924 tarih ve 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile birleştirilmiştir. Zamanın hükûmetleri yasaya uygun olarak, öğretim birliğini gerçekleştirmek üzere, Bakanlık merkez ve taşra örgütlerini yeni bir yapıya kavuşturmaya çalışmışlardır(9). Yeni kurulan eğitim örgütlerinin yönetici, müfettiş ve öğretmen ihtiyacını karşılamak üzere 1928 yılında Gazi Eğitim Enstitüsüne bağlı olarak Pedagoji Bölümü açılmıştır.

Pedagoji bölümüne meslekte tecrübeli, başarılı, yönetici ve müfettiş olmaya yetenekli ilkokul öğretmenleri yazılı ve sözlü sınavlardan sonra alınmışlar ve hazırlanmışlardır. Bu hazırlık sürecinde adaylara eğitim öğretim mesleği, yöneticilik ve müfettişlik konularında temel bilgiler verilmiştir. 1970’e kadar Bakanlık merkez ve taşra örgütlerinde yöneticilik yapanların yüzde doksanının Pedagoji Bölümü mezunu oldukları; bu tarihten sonra yetenek, başarı ve tecrübe ölçütlerinin yerini siyasî tercihlerin aldığı belirtilmektedir(10).

Türk Eğitim Sisteminde eğitim örgütlerinin yeniden yapılandırılması ve eğitim yöneticilerinin yetiştirilmesine dönük bilimsel arayış ve çabaların sürdürüldüğü ancak bu çabaların somut göstergelerinin henüz yeni olduğu söylenebilir.

 

Millî Eğitim Şûralarında Eğitim Yönetimi ve Eğitim Yöneticiliği

 

1939’dan beri onaltı kez toplanan Millî EğitimŞûrası her toplantısında gelişmelere göre Türk Eğitim Sisteminin çeşitli konularını inceleyerek önemli kararlar almıştır. Özellikle Ondördüncü Millî Eğitim Şûrasında (11)Eğitim Yöneticiliği ve Eğitim Yöneticisinin Yetiştirilmesi konusu, okul öncesi eğitim konusu yanında, bağımsız olarak incelenmiş ve önemli kararlar alınmıştır. Bunlar, Millî Eğitimde Teşkilâtlanma,Eğitim Kurumlarının Yönetimi ve Yöneticiliği,Eğitim Yöneticilerinin Yetiştirilmesi Atanması ve Yer Değiştirmesi, Eğitim Yönetiminde Denetim ve Eğitimde Yönlendirme ile ilgili kararlar başlıkları altında ayrı ayrı sıralanmıştır .Eğitim Kurumlarının Yönetimi ve Yöneticiliği ile İlgili Kararlar:

  1.  Eğitim Yöneticiliğinde ihtisaslaşma esas alınmalıdır.

  2. Üniversiteler ve Millî Eğitim Akademisi bu fonksiyonu yerine getirmelidir.

  3. Eğitim yöneticiliğinde hiyerarşik ilerleme ve yükselmelere önemle riayet edilmelidir.

  4.  Eğitim yöneticiliği politik etkilerden uzak bir yapı ve işleyişe kavuşturulmalıdır.

  5.  Sicil yönetmeliklerinin daha şeffaf hâle getirilmesi konusunda düzenlemeler yapılmalıdır.

  6.  Yöneticiler daha fazla yetkilerle donatılmalı ve bu yetkileri açıklıkla belirtilmelidir.

  7.  Asaleten atanmalarda mahzurlu görülenler tedviren de atanmamalıdır.

  8.  Eğitim yöneticiliği maddî yönden cazip hâle getirilmelidir.

  9.  Eğitim yöneticiliği kademelerinin, görev yetkileri bir iş analizine dayalı olarak hazırlanmalıdır.

 

Eğitim Yöneticilerinin Yetiştirilmesi Atanması ve Yer Değiştirmesi ile İlgili Kararlar ise şunlardır:

  1.  Lisans düzeyinde eğitim yöneticiliği programının muhtevasını “Yönetim Bilgisi, Eğitim Formasyonu, Alan Becerisi, Yönetim Prensipleri ve ilgili yan disiplinler” oluşturmalıdır.

  2. Eğitim yöneticiliği programına, yöneticide bulunması gerekli nitelikleri taşıyanlar alınmalıdır.

  3. Yöneticilikte “Meslekte aslolan öğretmenliktir” ifadesi daha esnek bir çerçevede düşünülmelidir.

  4. Eğitim yöneticilerinin yetiştirilmesinde (hizmet öncesi ve hizmet içi), Millî Eğitim Bakanlığı ile üniversiteler arasında iş birliği yapılmalıdır.

  5. Mevcut eğitim yöneticileri “Eğitim Yöneticiliği” konusunda bir eğitime tabi tutulmalıdır.

13-17 Mayıs 1996’da toplanan Onbeşinci Millî Eğitim Şûrası’nda (12)“Toplumun Eğitim İhtiyacının Sürekli Karşılanması” başlığı altında yer alan kararlardan bir kısmı bakanlığın merkez ve taşra teşkilâtlarının yeniden yapılandırılması ve yöneticilerinin yetiştirilerek atanması gerekliliğini vurgulamaktadır. Madde 3-Merkez ve taşra örgütleri yöneticilerinin yetki ve sorumlulukları, toplumun eğitim ihtiyacı da dikkate alınarak yeniden belirlenmeli, bu birimlere yapılacak atamalarda uzmanlığa ve deneyime önem verilmelidir. Madde 4-Taşra örgütüne daha çok yetki ve sorumluluk verilmeli, karar oluşumuna eğitimcilerin, taşra yöneticileri ve halkın katılımı sağlanmalıdır.

22-26 Şubat 1999 tarihlerinde toplanan Onaltıncı Millî Eğitim Şûrası(13)müstakil olarak meslekî ve teknik eğitim konusunu incelemiş ve önemli kararlar almıştır. Meslekî ve teknik eğitimin bütün boyutlarıyla ilgili alınan kararlar arasında meslekî ve teknik eğitimde örgütlenme, yönetim ve yöneticilerin yetiştirilmesi konuları da yer almıştır. “Meslekî ve Teknik Eğitim Alanına Öğretmen ve Yönetici Yetiştirme” başlığı altında alınan kararlardan bazıları:

Madde 51-Bakanlığın örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ve merkez teşkilâtında ihtiyaç duyulduğu eğitim-öğretim, yönetim, teftiş ve çeşitli uzmanlık alanlarına meslek içinde eleman yetiştirmek ve kariyerlerini geliştirmek için kurulması plânlanan “Millî Eğitim Akademisi”nin işlerlik kazanması doğrultusunda gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Madde 52-Meslekî ve teknik eğitimde her düzeydeki ve her tür okuldaki yöneticilerin nitelikleri saptanmalı ve görev tanımları yapılmalıdır. Madde 53-Yöneticilerin hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimleri üniversiteler ve diğer kuruluşlarla da iş birliği yapılarak plânlı ve sürekli hâle getirilmelidir.

Millî Eğitim Şûralarında ve çeşitli bilimsel toplantılarda alınan kararların Bakanlık politikaları ve uygulamalarında etkisini gösterdiği anlaşılmaktadır. Yasal düzenlemelerden olmak üzere; Millî Eğitim Bakanlığı Kurum Yöneticileri Atama Yönetmeliği 23 Eylül 1998 tarih ve 23472 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yapılan tespitlere göre, 1983 yılından bu yana okul yöneticiliği alanında altıncı mevzuat düzenlemesi gerçekleştirilmiş olmaktadır(14).

 

EĞİTİM YÖNETİCİLİĞİ İLE İLGİLİ BAZI ARAŞTIRMALAR

 

Okul yöneticisi, çalışanlar arasında iletişim kurma, çalışanları eş  güdümleyen ve sonuçta bütün yapılan etkinlikleri değerlendirerek okul örgütünü etkili ve başarılı düzeye ulaştırmaya çalışan kişidir(15). Amerika Birleşik Devletleri’nde okul müdürleri üzerine yaptığı araştırmada, Bredeson(16) okul müdürlerinin rollerini sıralamış ve onların en önemli görevlerinden birinin de okulu amaçlarına ulaştırmak için sürekli karar mekanizmasını işletmesi olduğunu vurgulamıştır. Yine aynı araştırmacı tarafından yapılan bir ankette okul müdürlerinin% 90’ının üniversitelerde verilmekte olan ve lisans üstü eğitime denk olan“yöneticilik programını” bitirdikleri ve bununla da yetinilmeyerek belli dönemler içerisinde tekrar üniversitelere devam ederek alanlarıyla ilgili dersler almak zorunda olduklarını belirtmiştir.

Okul yöneticileri konusunda benzer bir araştırma da Peterson(17) tarafından yapılmıştır. Peterson’a göre okuldaki başarı için eğer tek bir kişi göstermek gerekirse o da hiç şüphesiz ki okul müdürüdür. Terrence Deal ve Kent Peterson (18)okul müdürünü yaptığı önemli görevler yoluyla kültürü oluşturan ve kültürü şekillendiren kişi olarak değerlendirmiştir.

Eğitim yöneticisinin yetiştirilmesini konu alan Türkiye’de ilk ve orta dereceli okul yöneticileri üzerinde yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre (19), eğitim yönetimi hazırlama programı konuları birkaçı dışında, deneklerce çok yüksek düzeyde önemsenmiştir. Denekler kendilerine listesi verilen tüm konuların eğitim yöneticilerinin eğitim yöneticiliği görevlerine hazırlanmaları için gerekli olduğunu belirtmişlerdir. Bu temel bulgu ışığında yazarın geliştirdiği önerilerden bazılarına aşağıda yer verilmiştir.

Mevcut ilköğretim okulu yöneticileri ile anadolu lisesi yöneticileri için düzenlenen eğitim yönetimi hizmet içi eğitim kurslarının daha ciddi tutulması ve işlevsel olmalarının sağlanması. Yüksek öğretim kurumlarında verilen eğitim yönetimi programlarının, araştırma bulgularına göre yeniden gözden geçirilmesi. Okul yöneticileri için düzenlenecek hizmet içi eğitim programlarının konularının düzenlenmesinde bu ve benzeri araştırma bulgularından yararlanılması.

Meslekteki yıpranmaya rağmen, okul yöneticiliği eğitim sistemi içinde toplumsal değerini en fazla koruyan bir makam olarak değerlendirilmektedir(20). Aynı yazar ilaveten, okul yöneticiliğinin bir meslek olarak ele alınıp, eğitimin kurtuluş hareketinin bu kesimden başlatılmasının ciddi bir öneri olarak incelenmesi gerektiğini savunmaktadır.

Hesapçıoğlu’nun “Postmodern Çağda Eğitim Yönetimi ve Eğitim Örgütü” (21)adlı çalışmasında, örgütsel açıdan postmodernizmin eğitime ilişkin sonuçları ile eğitim yönetimi açısından sonuçları incelenmiştir:Yeni üretim paradigmasının ana motifi, aydınlanmış, öğrenen, kendini tanıyan, bağımsız ve böylece yenilikçi bir eğitim örgütü oluşturmaktır. Bu amaca ulaşmak için gerekli olan sistematik, plânlı süreç “örgüt geliştirme”dir. Böyle bir toplumda örgüt kendisini “öğrenen bir örgüt” olarak tanımlar. Bu tür bir okulda yöneticilerin ve öğretmenlerin rolleri yeniden tanımlanmaktadır.

Otonom, öğrenen bir örgütte yöneticilerin rollerini şu şekilde açıklamaktadır(22):İzole olmuş okul yöneticileri geri plâna kaymakta, takımda çalışan yöneticiler ön plâna geçmektedir. Yöneticiler artık herşeyi önceden bilen ve astlarını sadece kontrol eden kişiler değil, aksine öğrenim süreçlerini başlatan, astların yeteneklerini ve yaratıcılıklarını örgütün amaçlarının gerçekleşmesi yönünde destekleyen kişidir. Özetle, onun rolü yöneticilikten liderliğe kaymaktır. Geleceğin eğitim örgütlerinde önemli olan iki faktör verimlilik ve yeniliktir. Bunu sağlayacak eğitim yönetimi, kendisini iletişimsel bir süreç olarak algılar; bireyin, örgütün ve toplumun ihtiyaçlarını ve gereklerini kabul eder, kendini geliştirir ve koordine eder.

Balcı (23)1970-1985 tarihleri arasında Educational Administration Quarterly (EAQ)’de yayınlanan araştırma raporlarına dayanarak eğitim yönetimi araştırmalarının durumunu değerlendirdiği araştırmasında şu sonuçlara ulaşmıştır:Eğitim yönetimi araştırmalarına konu olan problemler iki paradigma ile sınıflandırılmıştır; A.Eğitim yöneticisinin davranış etkenleri, eğitim yöneticisinin davranışı ve eğitim yöneticisinin davranışının etkileri. B.Okulun örgütsel davranışının etkenleri, okulun örgütsel davranışı ve okulun etkileri.

Bu araştırmanın diğer sonuçları şunlardır:Eğitim yönetimi araştırmalarında baskın bir ağırlıkta uygulanan tarama modeli ve veri toplama aracı olarak seçilen anket tekniğidir. Betimsel araştırmalar ağırlıklı olduğundan, betimsel ve ilişkisel türden istatistiksel teknikler yoğun biçimde kullanılmıştır.

Eğitim yönetimi araştırmalarının durumunun değerlendirilmesi yalnızca araştırma raporlarına göre yapılmış olmakla beraber, araştırmacının gözlemleri de bu bulguları desteklemektedir.

 

EĞİTİM YÖNETİCİSİ ADAYLARININ GÖRÜŞLERİ

 

Bu başlık altında, Millî Eğitim Bakanlığınca yeni yönetmeliğin gereği olarak düzenlenen eğitim yöneticisi yetiştirme kursuna katılan adaylarla yapılan görüşmelerden çıkarılan sonuçlara yer verilmiştir.

Eğitim yöneticilerinin yetiştirilmesi ve atanmasının gerekli eğitim, yeterlik ve sınav ölçütlerine göre yapılacağı yukarıda anılan yönetmelikte belirtilmiştir. Nitekim bunun ilk uygulaması olarak 14 Kasım 1998 tarihinde yapılan seçme sınavı sonuçlarına göre başarılı bulunan yönetici adayları 1-26 Şubat 1999 tarihlerinde üniversitelerce düzenlenen eğitim programına alınmışlardır. Programın sonunda merkezî bir sistemle yapılan sınava göre, yüz üzerinden en az 70 (yetmiş) puan alan adaylar başarılı sayılmışlardır. İkinci kez 3 hafta süreli eğitim yöneticilerini yetiştirme kursu 22 Kasım-10 Aralık 1999 tarihleri arasında Türkiye’de 9 üniversitede açılmış, alınan sınav sonuçlarına göre atamalara başlanmıştır. Aynı amaçlı hizmet içi eğitim programının üçüncüsü 3-21 Temmuz 2000 tarihlerinde düzenlenmiştir.

Cumhuriyet tarihinde eğitim yöneticilerinin yetiştirilmesi ve atanmasında, eğitim ve yeterliliği esas alan bu ilk uygulamanın ve uygulamanın ilk sonuçlarının değerlendirilmesinin gerekli ve önemli olduğu düşünülmektedir.

Millî Eğitim Bakanlığı’nca plânlanarak üniversitelerde düzenlenen hizmet içi eğitim programına katılan adayların, yöneticileri yetiştirmeyi amaçlayan program ve yönetim uygulamalarına ilişkin görüşleri nelerdir? araştırma problemi sorusu ile çalışmaya başlanmıştır. Erciyes ve Fırat Üniversitelerinde programa katılan 86 adayın 74’ünden, görüşme formuyla elde edilen veriler, alt problemlere göre tasnif edildikten sonra aşağıdaki bulgulara ulaşılmıştır.

 

Adayların Yönetici Olma Gerekçeleri

 

Hizmet içi eğitim programına katılan adayların % 72’si üniversite, % 24’ü de yüksek okul mezunu olup hâlen Millî Eğitim Bakanlığında öğretmen ya da yönetici olarak görev yapmaktadır. Görüşmeye katılan adayların yönetici olmak istemelerinin olası gerekçeleri verildiğinde, önem derecesine göre şu şekilde bir sıralama ortaya çıkmaktadır:1.Öğretmenlikten yöneticiliğe yükselme olanağını kazanmak, 2. Çevrenin informal baskısı nedeniyle, 3. Yönetimsel yapı ve davranışları öğrenerek, yöneticilerle daha nitelikli ilişkiler geliştirmek, 4. Yeteneklerim yöneticilik mesleğine uygun, 5. Mevcut yöneticilerin yetersizlikleri.

Bu sonuçlara dayanarak, öğretmenlerin yükselme ve kendilerini gösterme olanaklarını kazanmak istedikleri, çevresel faktörlerin psikolojik baskısının da bunda etkili olduğu ve yöneticilerle bilinçli eğitimsel ve davranışsal ilişkilerde bulunmak istedikleri söylenebilir.

Adayların çoğunluğu (% 64), bu kursun çok gerekli olduğunu, daha önceki yıllardan itibaren başlaması gerektiğini belirtmişlerdir. Ancak programın yüklü içeriğiyle, belirlenen önemli hedeflere ulaşılması için zamanın yetersizliğini (%77.3) vurgulamışlardır. Yönetici adaylarının hemen hemen tamamına yakını “öğrenci-öğretim elemanı iletişimi ve etkileşimiyle ilgili” olarak olumlu bir izlenim edinmişlerdir. Yönetici yetiştirme programı ile hedeflenen yönetim anlayışının, üniversitelerin sorumluluğunda kurs ortamındaki gerçekleşme düzeyini adayların % 64’ünün “yeterli” değerlendirdiği anlaşılmaktadır.

 

Kurs Organizasyonu,Fiziksel Ortamı ve Olanakları

 

Kursa katılan yönetici adaylarının kursun programının örgütlenme ve yönetimine ilişkin olumlu görüşleri olduğu anlaşılmaktadır. Deneklerin çoğunluğu (%65.3), kurs programının yeterli ön bilgilendirme ile başlatıldığını ve programın bilgilendirildiği şekli ile yürütüldüğünü (%81.3) vurgulamışlardır. Kursta demokratik yönetim anlayışı ve uygulamalarının gözlendiği (%92); sınıf yönetimi ve ders programlarının yürütülmesinde kursiyer görüşlerinin alındığı (%97.3), yüksek düzeyde paylaşılan hususları oluşturmaktadır.

Diğer taraftan adayların“sınıf ortamını ve fizikî imkânları” çok yeterli buldukları görülmüştür. Onlar için serbest zamanlarını değerlendirme, kaynak temini ve kütüphane imkânlarının sınırlılığının temel sorunlar olduğu anlaşılmaktadır.

Dört haftalık olarak yürütülen programda ders içeriklerinin yüklü oluşu ve gerçekleştirilecek hedeflerin çokluğu, kursiyerlerin beklentilerinin yeterince gerçekleşmesini engellemiştir. Merkezî bir sistemle sınavın yapılacak olması, öğretim elemanlarını olabildiğince fazla bilgi aktarma, kursiyerlerin de daha çok bilgi kazanma eğiliminde olmaları duygu ve davranışını ortaya çıkarmıştır. Bu zorunluluk duygusu, yeterince araştırma ve tartışmalarla konuların işlenmesini engellemiştir.

Derslere devam konusunda yöneltilen sorulara ise denekler genelde öğretim elemanlarınca devamın izlendiğini (% 76), izlemenin önemine inandıklarını (%62.7), ancak bunun mutlak şart olmaması ve esnek olunması gerektiğini belirtmişlerdir. Adaylar sınavların yazılı yoklama türü yerine, çok sorulu, çoktan seçmeli test tipinde olmasının kendileri için daha yararlı olduğunu belirtmişlerdir(%76).İkili görüşmelerde de adayların çoğu, 4 haftalık kurs programının tek sınavla değerlendirilmesi yerine, sınıf içi etkinliklerdeki performansın da katılarak değerlendirmenin yapılmasının isabetli olacağını ifade etmişlerdir. Genel olarak, 16 başlık altında işlenen eğitim yöneticiliğine hazırlanmayı amaçlayan derslerin teorik içeriklerinin“Yeterli” düzeyde algılandığı görülmektedir.

 

SONUÇLAR VE ÖNERİLER

 

Sonuçlar

1. Eğitim yönetimi alanında yapılan araştırmalar çoğunlukla betimsel, tarama nitelikte araştırmalardır.Eğitim yönetimi araştırmalarının katkılarının artırılması için niteliklerinin artırılması gerekmektedir.

2. Gelişmiş ülkelerin eğitim örgütleri ve yönetimleriyle ilgili literatürde çok sayıda eğitim yönetimi ve yöneticiliği ile ilgili araştırmalara rastlanmaktadır. Türkiye’de de Eğitim Bilimleri Fakültesi ve Eğitim Bilimleri Bölümlerinde araştırmalar yapılmaktadır.

3. Türk eğitim sistemi merkez örgütünün de olumlu girişimleri gözlenmektedir. Çok sayıda akademisyen ve uygulayıcıların temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen Türk Millî Eğitim Şûraları’nda çeşitli konular yanında eğitim yönetimi, eğitim yöneticilerinin yetiştirilmesi ve atanması konusuyla ilgili kararlar alınmıştır.

4. Yöneticiler, yönetici adayları ve öğretmenler okul yöneticiliği için yöneticilik formasyonunun gerekliliğine inanmaktadırlar. Millî Eğitim Bakanlığı’nca başlatılan yöneticileri yetiştirme programının çok gerekli olduğu, bu programın yıllar önceden başlatılması gerektiği yönetici adaylarınca belirtilmektedir.

5. Yönetici adaylarının yönetici olmak istemelerinin gerekçelerinin başında, “öğretmenlikten yöneticiliğe yükselme” istek ve ihtiyaçları yer almaktadır.

6. Üniversitelerin kurs ortamındaki öğretim elemanı-kursiyer etkileşimi “çok yeterli” düzeyde bulunmuştur. Kurs programının örgütsel yapısı ve yönetim uygulamaları da “çok yeterli” olarak algılanmaktadır.

7. Hizmet içi eğitim programı yeterli ön bilgilendirmeyle başlatılarak yürütülmektedir. Üniversitelerde kurs programının yürütülmesinde ve sınıf yönetiminde demokratik bir yönetim anlayışıyla yönetici adaylarının görüşleri alınmakta ve kararlara katılımları sağlanmaktadır.

8. Sınıf içi etkinliklerdeki performansın, program sonunda yapılan sınavla birleştirilerek, kurs başarısının değerlendirilmesi gerekmektedir.

Öneriler

1. Eğitim yönetimi alanında nitelikli araştırmaların yapılması gerekmektedir. Bu yöndeki çalışmalar özendirilmeli ve desteklenmelidir.

2. Mevcut yöneticilerin eğitim yöneticiliği alanında hizmet içi eğitim programlarına alınmaları süreklilik kazanmalıdır.

3. Millî Eğitim Bakanlığı’nca başlatılan eğitim yöneticilerini yetiştirerek atama politikası, uygulamanın sonuçlarından da yararlanılarak geliştirilmelidir.

4. Yönetici adaylarının katkı, katılımı ile demokratik bir kurs ve sınıf ortamında yönetici yetiştirme programı sürdürülmelidir. Kurs ortamı, ilgili kaynaklar ve serbest zamanı değerlendirme imkânları yönünden zenginleştirilmelidir.

5. Eğitim yöneticilerini hizmet içinde yetiştirme programındaki okutulan ders içeriklerinin, okul ve yönetim ortamındaki örnek uygulamalarla ilişkilendirilerek ve yeterince tartışılarak işlenmesi sağlanmalıdır.

 

KAYNAKLAR

 

AÇIKALIN,Aytaç.“2000 Yılında Benim Okulum”, Eğitim Yönetimi, Yıl 1, Sayı 1; 7-22. 1995.

_______  Toplumsal Kurumsal ve Teknik Yönleriyle Okul Yöneticiliği. Ankara: PEGEM Yayınları. 1994.

BAŞARAN,İbrahim Ethem. Türkiye Eğitim Sistemi. Ankara:Gül Yayınevi. 1993.

BALCI, Ali.  Etkili Okul Kuram,Uygulama ve Araştırma. Ankara. 1993.

_______ BALCI,Ali.“Eğitim Yönetimi Araştırmalarının Durumu:EAQ’de 1970-1985 Arasında Yayınlanan Araştırmalar”. Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt 21, Sayı 1-2, s.421-434. 1988.

_______ BALCI,Ali.“Eğitim Yöneticisinin Yetiştirilmesi”.Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt 21, Sayı 1-2. s.435-448. 1988.

BREDESON, P.V. “An analysis of the metophoricaPerspectives of school principals.” Educational Administration Quarterly, Sayı 21, s.29-50. 1985.

BURSALIOĞLU, Ziya. Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış. Ankara:PEGEM Yayınları. 1994.

ÇELİK,Vehbi. “Eğitimsel Reform İçin Yeni Bir Okul Kültürü”, Eğitimimize Bakışlar. İstanbul: Kültür Koleji Eğitim Vakfı Yayınları 1. 1996.

_______  “Eğitim Yöneticisinin Vizyon ve Misyonu”,Eğitim Yönetimi,Yıl 1,Sayı 1, 47-52. 1995.

DEAL,T.E. ve PETERSON, K.D. The Leadership Paradox: Balancing Logic and Artistiry in Schools. San Fransisco:Jossey-Bass Inc. 1994.

HESAPÇIOĞLU,Muhsin.“Postmodern Çağda Eğitim Yönetimi ve Eğitim Örgütü”. Türkiye’de Eğitim Yönetimi Prof.Dr.Ziya Bursalıoğlu’na Armağan. İstanbul:Kültür Koleji Eğitim Vakfı Yayınları, 1998, s.97-102.

MEB. XIV.Millî Eğitim Şûrası Raporlar Görüşmeler Kararlar (27-29 Eylül 1993). İstanbul. 1993.

MEB.XV.Millî Eğitim Şûrası “2000’li Yıllarda Türk Millî Eğitim Sistemi”Raporlar Görüşmeler Kararlar(13-17 Mayıs 1996),İstanbul.

MEB.XVI.Millî Eğitim Şûrası Raporlar Görüşmeler Kararlar (22-26 Şubat 1999), İstanbul.

_______ Millî Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü Kayıt ve Raporları, 1999.

_______ “Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik”, Resmî Gazete, 23472:23.9.1998.

PETERSON, K.D.“The Principal’s Tasks”. The Administrator’s Notebook.Sayı 26, s.1-4. 1978.

TEKIŞIK,H.Hüsnü.“Eğitimde Yöneticilik Sorunu ve Millî Eğitim Akademisi”, Çağdaş Eğitim, Yıl 18, Sayı 192, 1-5. 1993. 

(*) Erciyes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi.

(**)Erciyes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi.

(1)Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik. Resmî Gazete, 23472:23.9.1998.

(2)Aytaç Açıkalın. “2000 Yılında BenimOkulum”, Eğitim Yönetimi, Yıl 1, Sayı 1, 1995, s.7.

(3)Vehbi Çelik.“Eğitimsel Reform İçin Yeni Bir Okul Kültürü”, Eğitimimize Bakışlar. İstanbul:Kültür Koleji Eğitim Vakfı Yayınları, 1, 1996; 47.

(4)Ali Balcı. Etkili Okul Kuram, Uygulama ve Araştırma. Ankara 1993.

(5) Ziya Bursalıoğlu. Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış. Ankara: PEGEM Yayınları, 1994, s.16-17.

(6)Ziya Bursalıoğlu. a.g.e., s.18.

(7)Çelik, a.g.e., s.105.

(8)Çelik, a.g.e., s.105.

(9)İbrahim Ethem Başaran, Türkiye Eğitim Sistemi. Ankara:Gül Yayınevi, 1993, s.16.

(10)H.Hüsnü Tekışık. “Eğitimde Yöneticilik Sorunu ve Millî Eğitim Akademisi”, Çağdaş Eğitim, Yıl 18, Sayı 192, s.2-3.

(11)MEB. XIV.Millî Eğitim Şûrası Raporlar Görüşmeler Kararlar(27-29 Eylül 1993). İstanbul.

(12)MEB. XV.Millî Eğitim Şûrası “2000’li Yıllarda Türk  Millî Eğitim Sistemi” Raporlar Görüşmeler Kararlar(13-17 Mayıs 1996), İstanbul.

(13)MEB.XVI.Millî Eğitim Şûrası Raporlar Görüşmeler Kararlar(22-26 Şubat 1999), İstanbul.

(14)Millî Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü Kayıt ve Raporları, 1999.

(15)Hüseyin Başar. Eğitim Denetçisi. Ankara.PEGEM Yayınları, 1995, s.29.

(16)P.V.Bredeson.“An analysis of the metaphorical Perspectives of school principals.”Educational Administration Quarterly, Sayı 21, 1985, s.38.

(17)K.D.Peterson. “The Principal’s Tasks”. The Administrator’s Notebook. Sayı 26, 1973, s.3.

(18)T.E.Deal ve K.D.Peterson. The Leadership Paradox: Balancing Logic and Artistiry in Schools. San Francisco:Jossey-Bass Inc., 1994, s.28.

(19)Ali Balcı.“Eğitim Yöneticisinin Yetiştirilmesi”.Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt 21, Sayı 1-2, 1988, s.435-448.

(20)Aytaç Açıkalın, a.g.e., s.6.

(21)Muhsin Hesapçıoğlu. “Postmodern Çağda Eğitim Yönetimi ve Eğitim Örgütü”. Türkiye’de Eğitim Yönetimi Prof.Dr.Ziya Bursalıoğlu’na Armağan. İstanbul:Kültür Koleji Eğitim Vakfı Yayınları, 1998, s.97-102.

(22)Muhsin Hesapcıoğlu, a.g.e.  s.102.

(23)Ali Balcı.“Eğitim Yönetimi Araştırmalarının Durumu:EAQ’de 1970-1985 Arasında Yayınlanan Araştırmalar”.Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt 21, Sayı 1-2, 1988, s.432-433.




Kaynak :
 

Çelebi Eğitim Danışmanlık Mühendislik Dış Ticaret  Ltd. Şti

İncilipınar Mah. Prof. Muammer Aksoy Blv.

Nişantaşı Sok Prestij Ap. A-Blok No:5/11

Şehitkamil - Gaziantep