Temmuz 2010 tarihli bu rapor 19 sayfadan oluşuyor.
Mevcut veriler dikkate alındığında tekstil sektörü; ulaştığı ihracat rakamı, istihdam kapasitesi ve GSMH içindeki payı ile ülkemizin sanayileşmesinin ve küresel pazarlarda var oluşunun temelini oluşturmaktadır. Ancak yukarıda da ifade edildiği üzere fiyatların tüketici talepleri üzerindeki birincil etkisinin talebi belirlediği göz önüne alındığında, sektörün öncelikli olarak müdahaleye ihtiyacı olduğu açıkça görülmektedir. Hammaddeden tüketiciye kadar olan tüm değer zinciri içerisinde faaliyette bulunan tarafların kaçınılmaz olarak etkileneceği gerçeğinden hareket edildiğinde sektörün ihmal edilmesi durumunda ciddi sosyo-ekonomik kırılganlıklar oluşacaktır. Bu özelliği nedeniyle sektörün, kamu-özel sektör işbirliği temelinde karşılaştığı problemlerle baş edebilme kapasitesinin hızla yükseltilmesi gerekmektedir.
Tekstil, deri ve hazır giyim sektörünün karşı karşıya bulunduğu sorunlar yatay ve dikey bir yapı arz etmektedir. Yatay anlamdaki sorunlar yalnızca bu sektörü değil aynı zamanda ekonominin diğer tüm unsurlarını da etkileyen, yalnızca bu sektöre yönelik geliştirilecek müdahalelerle düzeltilemeyecek nitelikte olanlardır. Özellikle makro-ekonomik dengelerin ana unsuru olan ve serbest piyasa koşullarında belirlenen “faiz oranları”, “döviz kurları”, “enerji fiyatları”, “asgari ücret” ve “sosyal güvenlik primi” gibi unsurlar daha üst stratejiler ile çözüm getirilebilecek konular olarak değerlendirilmektedir. Türkiye’de bu sektörün geneli günümüzde olgunluk